30 Temmuz 2016 Cumartesi

, , , , ,

Boğulan Kız {bir kitap}




Indiana Morgan Phelps -akadaşları ona kısaca Imp der- bir şizofreniktir. Artık kendi aklına güvenemez çünkü hatıralarının ona bir şekilde ihanet ettiğine ve onu kendi kimliğini sorgulamaya ittiğine ikna olmuştur. Imp, gerçeklik algısıyla mücadele ederek kötü niyetli bir sirenle, ona yabani bir kız görünümünde gelen, yardıma muhtaç bir kurtla ya da çok ama çok daha tuhaf bir şeyle karşılaşmasına dair doğruları su yüzüne çıkarmalıdır.

Yazar: Caitlin R. Kiernan
Orijinal Adı: The Drowning Girl
Seri: -
Yayın Evi: Oniks Kitap
Sayfa Sayısı: 344
Goodreads Puanı: 3,75/5





Boğulan Kız, bir hayalet, bir deniz kızı ve bir kurtun hikayesi. Fantastik olarak geçmesine rağmen bana kalırsa psikolojik tarafın daha ağır bastığı bir kitap. Ana karakterimiz olan Indiana Morgan Phelps, kısaca Imp, şizofreni hastası bir kadındır. Yavaş yavaş hatıralarını unuttuğunu daha doğrusu onları farklı şekillerde hatırladığını fark edince kendi hayalet hikayesini yazmaya karar verir.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki kitaptaki hayaletler gerçek hayaletler değil. Buradaki hayalet en basit açıklamayla geçmişte yüzleşilen ve bir türlü peşini bırakmayan anı, olay ve kişiler oluyor. Imp gerçekten de etrafta hayaletler görmüyor. Sadece geçmişinde olan ancak hala etkilerini gördüğü şeylerden bahsediyor hayalet olarak.

Kitapta sık sık bilinmezliklere değiniliyor. Bunun nedeni de oldukça açık değil mi? Çünkü Imp neleri anlatırsa anlatsın aslında hiçbir şey kesin değil. Imp'in kendisi bile anlattıklarının doğru olup olmadığından emin değil. Hatırları kafasında sürekli farklı şekillerde oluşuyor.
Imp bir ressam. Resimler çiziyor, tablolar yapıyor ancak bunları satıp para kazanmıyor. Hikayeler yazıp satmasına, kitapta Imp'ın yazdığı iki hikayeyi okuduk ve sanırım kitaptaki en sevdiğim bölümler onlardı, bir müzik dükkanında çalışmasına rağmen kendini bir ressam olarak görüyor. Bir kasiyer ya da yazar değil. Sadece ressam. Yazar, Imp'in tablolarını anlatırken pek betimleme yapmasada Imp'in yazdığı hikayeleri okurken aslında ana karakterimizin sanatsal yönünün güçlü olduğunu görebiliyoruz.

Yazarın dili biraz farklı. Basit ve anlaşılır değil ancak zamanla alışılmayacak gibi de değil. Kitabı okurken çoğu yerde durup düşünmeme neden olacak cümleler vardı. Aslında Imp'ın yazdıklarından oluşsa da ara ara üçüncü kişiye geçip Indiana'nın o an yazarken düşündüklerine de yer veriyordu. Bu ilk başlarda fazlasıyla kafamı karıştırsa da zamanla alıştım.

Kitaptaki diğer iki önemli karakter de Imp'in sevgilisi Abalyn ve elbette sonuna kadar gizemini koruyan Eva Canning. Aslına bakarsanız hayalet hikayesinin bir deniz kızı ve kurt hikayesi olmasını da sağlayan en büyük etken Imp'in Eva ile tanışmasıydı. Daha doğrusu iki kere tanışması. Imp'in hafızası ona bir oyun daha oynamış ve Eva ile iki kez ilk defa karşılaştıklarını hatırlamasına neden olmuştur. Yani Imp'e göre Eva ve o iki kez karşılaşmıştır ve her ikisi de onların ilk karşılaşmasıdır.

Boğulan Kız'a eğer fantastik bir kitap okuyacağınızı düşünerek başlarsanız büyük bir hayal kırıklığı yaşarsınız. Çünkü kitapta herhangi bir göze batacak fantastik unsur yok. Psikolojik bir kitap okuma düşüncesi ile başlarsanız da yine hayal kırıklığı yaşarsınız çünkü Boğulan Kız tam olarak bir psikolojik kitap da sayılmaz. Aslında kitabın bana düşündürdüğü şey yazarın Boğulan Kız'ı ya insanlara bir şeyler düşündürmek, onlara bir şeyler katmak için yazmış olduğu ya da sadece yazmak için yazmış olduğuydu. İki kesin çizginin arasındaydı ve bu biraz rahatsız ediciydi.

Boğulan Kız'a puan veremedim.

Karakterlerin her birini ayrı ayrı çok sevdim. Özellikle Abalyn bana kalırsa hayranlık uyandırıcı, güçlü ve kendinden emin bir kadın karakterdi. Ayrıca Imp'in büyükannesi de Imp gibi şizofreni hastası olmasına rağmen bilgili bir kadındı.
Yazarın bakış açısı ve olayları okuyucuya aktarma şekli güzeldi. Üstelik kitapta sık sık başka ressamların tabloları ve şairlerin şiirlerine yer verilmişti. Yazarın bunları özel olarak araştırdığı da çok belliydi.
Aynı zamanda kitabın sonu gerçekten harikaydı. En sonunda yazar, hem her şeyin nasıl gerçekleştiğini anlatırken hem de cevaplanamayan sorular bırakmıştı. Bu rahatsız edici değildi çünkü Imp gibi bir karakterden zaten tamamen doğruları öğrenmeyi bekleyemezdik.

Genel olarak kitapla alakalı düşüncelerim olumlu da olsa hala bir yerlerde bir eksiklik olduğuna inanıyorum. Normalde bu şartlar altında kitaba gerçekten bayılmış olmam gerekirken öyle hissetmiyorum. Bu yüzden puan veremedim ancak kitabı okuduğum için pişman da değilim.

2016

Share: